Sen yeter ki aziz Türk Milleti’ne fırsat ve sermaye ver… Dişine tırnağına takar, kazanır, kazandırır… Kazla kazandırır üstelik…
Sen yeter ki aziz Türk Milleti’ne fırsat ve sermaye ver… Dişine tırnağına takar, kazanır, kazandırır… Kazla kazandırır üstelik…
İstanbul'dan eşinin köyüne dönen Esra Özdin, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından başlatılan ‘Tarımda Kadın Girişimciliğinin Güçlendirilmesi’ programı kapsamında başladığı kaz yetiştiriciliği ile kendi işinin patronu ve birçok hemcinsine örnek oldu…
Bundan yaklaşık yirmi sene önce İstanbul'da tanıştığı eşi Necmi ile evlenen Esra Özdin, 17 Ağustos depreminden sonra Kırklareli'nin Beypınar köyüne taşınmaya karar verdi.
Aile bütçesine katkı sağlamak amacıyla uzun süredir kaz yetiştirmeyi düşünen ancak yeteri kadar sermaye bulamayan Özdin, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından başlatılan Tarımda Kadın Girişimciliğinin Güçlendirilmesi programı kapsamında hayallerini projelendirdi…
Hazırladığı proje ile 30 bin lira destek almaya hak kazanan Özdin'in 'Kazı Kazan' projesi 2015 yılında Türkiye'de birinci olarak seçildi.
Başarı öyküsü ile kısa sürede herkesin takdirini toplayan Özdin, yılda yetiştirdiği 350 kaz ile hem aile bütçesine hem de köyünün ekonomisine katkı sağlıyor.
"Köy hayatı ile hayallerimi gerçekleştirdim"
Özdin, yaptığı bir açıklamada, İstanbul'dan köye taşınırken yakın çevresindekilerin "Sen İstanbul'da doğdun, köyde yapamazsın" gibi düşüncelere hiçbir zaman kapılmadığını kaydediyordu…
Köyde yaşamaktan çok mutlu olduğunu belirten Özdin, üç kaz ile başlayan hayallerinin büyüdüğünü ifade etti…
'Siparişlere yetişemiyoruz'
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından başlatılan Tarımda Kadın Girişimciliğinin Güçlendirilmesi programı ile hayallerini yerine getirdiğini ifade eden Özdin, "Yılda 350 adet kaz yetiştiriyorum. Bunların hepsini köyümüze gelen yerli ve yabancı turistlere yemek şeklinde sunuyorum. Şu anda inanılmaz bir müşteri potansiyeli var. Önümüzdeki yıl üretim kapasitesini arttırmayı hedefledim. Özellikle Bulgaristan, Kırklareli ve İstanbul'dan gelen siparişlere yetişemiyoruz. Ben İstanbul'da doğdum ve büyüdüm. 18 yıl önce köye geldim, bana şu anda herkes gıpta ediyor, şehirden gelip de köy hayatına alışmak benim için kolay oldu. Ben artık köy ekmeği yapıyorum, bahçemde domates, biber yetiştiriyorum, bir de kaz yetiştirerek iş kadını oldum’’ değerlendirmesinde bulundu…
Bu haber 13103 defa okunmuştur.