KV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Almanya ile yaşanan tüm gerilime rağmen gümrük birliğinde güncellemenin yapılacağına dair umutlu.
KV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Almanya ile yaşanan tüm gerilime rağmen gümrük birliğinde güncellemenin yapılacağına dair umutlu.
İKV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Almanya ile yaşanan tüm gerilime rağmen gümrük birliğinde güncellemenin yapılacağı konusunda umutlu.
Eylül ayının 25'inde Almanya seçimleri geride kaldıktan sonra yumuşamanın başlayacağını düşünüyor.
Türkiye'nin önünde ihracatını anında ateşleyecek bir fırsat, bu fırsatın da önünde siyaset duruyor. AB yolculuğumuzun en etkin aktörlerinden İktisadi Kalkınma Vakfı'nın başkanı Ayhan Zeytinoğlu, gümrük birliğinin güncellenmesi sürecinin kesintiye uğraması nedeniyle üzgün ancak umutsuz değil. Zeytinoğlu'na göre 25 Eylül'de Almanya'daki seçimler geride kaldığında gerilimde ciddi bir azalma olacak. Hele bir de 19 Ekim'de Brüksel'de yapılacak AB Liderler Zirvesi'nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Angela Merkel buzları eritip el sıkışırsa, süreç hızla tamamlanacak ve Türkiye'nin ihracatında yüzde 25'ler mertebesinde yıllık artış yaşanacak. Zeytinoğlu bu durumun artık gündemden düşen bir hayal haline gelen 2023 hedeflerini yeniden ulaşılabilir hale getireceğini, Türkiye'nin hızla 500 milyar dolar ihracat yapan bir ülke haline gelebileceğini düşünüyor.
Yıllık 40 milyar dolara yakın ihracat artışı olabilir
İş dünyası planlarını, yeni pazarlara bakışını gümrük birliğinin genişlemesi senaryosuna göre yapmaya başlamıştı. Şimdi planlarını neye göre yapmalı iş dünyası?
Şimdi öncelikle bu ayın 24'ünden sonra, bundan evvel yapılan tüm konuşmaların değişme ihtimalinin çok fazla olduğunu düşünüyorum. Almanya "Bu değişmeyecek, devlet politikası" dese de, kararlarını verirken bu ülkenin ekonomik değerlerden bağımsız bir yol izlediği geçmişte hiç görülmedi. Bütün konsantrasyonları ekonomi üzerinedir Almanya'nın. Evet, bugün Türkiye'nin Avrupa Birliği ile çok ciddi bir entegrasyonu var ama bu entegrasyonu taşıyan ülke Almanya'dır. Örneğin Kocaeli Sanayi Bölgesi'nden bir örnek vereyim; 2500 üyemiz var, 280'i yabancı sermaye, bunun yüzde 25'i Alman. Dolayısıyla ben belki biraz hayalperestlik de yapıyorum ama Almanya'nın iç seçimleri geçtikten sonra bu negatif havanın dağılacağına inanıyorum. Bir de bu seçimlerin nasıl sonuçlanacağı da önemli; her ne kadar biz ona girmek istemiyorsak da Sayın Cumhurbaşkanımızın sözlerinin nasıl etki yapacağını bilmiyoruz. Ama ben her halükarda Almanya'nın daha aklı selime gideceğine inanıyorum.
Yani planlar değişmesin, güncellenme hala hayata geçebilir öyle mi?
Ben iş dünyasının planlarını değiştirmediğini düşünüyorum zaten. Çünkü işadamı her zaman tehditi bir fırsata çevirme kabiliyetine sahiptir. Bakın Ekonomi Bakanlığı'nın yaptığı çalışmaya göre gümrük birliğinin güncellenmesinin gayri safi milli hasılaya yıllık yüzde 1.5 ila 2 oranında bir katkı yapması bekleniyor. İhracatımızda ise yüzde 25 artış öngörülüyor. AB'nin bize ihracatında da yüzde 24'lük bir artış hesaplanmış. Ben bu öngörülerin çok doğru olduğunu düşünüyorum. Türkiye yüzde 25'lik ihracat artışı yapabilirse ki bu olabilir 2023 hedeflerini yakalayabiliriz. İnanın bu mümkün, o kadar zaman var. Yüzde 25 ihracat artışı 37.5 milyar dolarlık ihracat artışı anlamına geliyor. AB'nin Türkiye'ye ihracatında da yüzde 24'lük bir artış çok ciddi bir ticaret artışı anlamına geliyor. Bu GSMH'da 100 milyar dolarlık bir farklılık yaratır. Kimse artık konuşmuyor ama 500 milyar dolar ihracat hala mümkün.
AB üyeliği ile ilgili sürecin tamamen koptuğunu düşünmüyorsunuz yani...
Avrupa Birliği ve Almanya bizim göz ardı edebileceğimiz bir ülke değil. Biz de onlar için değiliz. 2000 öncesi biz AB'nin en ufak ülkesi kadardık. Ama artık durum değişti, 6-7'nci büyük ülkeyiz. İhracatımızın bir numaralı ülkesi Almanya. Katma değerli ürünler satıyoruz bu ülkeye. Bu bölge bizi gözden çıkaramaz. Daha iyi bir yaşam ve huzur için bizim AB ile entegrasyonumuzu tamamlamamız gerekiyor. Gümrük birliği güncellemesi sonrası AB'nin bizi eleştirdiği insan hakları, özgürlükler ve hukuk alanlarında da entegrasyonumuzu tamamlarsak tam üyelik hedef olmaya da bilir. İngiltere çıkıyor, Norveç üyeliği kabul etmedi zaten. İKV olarak bizim bakış açımız o standartları yakalamak.
Ekim ayında bir günde her şey değişebilir
Ama orada OHAL önümüzü tıkamıyor mu?
OHAL'i aslında çok genelleştirmememiz lazım. Fransa'da da var. Uygulamada bir takım değişiklikler yapabilsek belki eleştirilmeyeceğiz bu kadar. Siyasi konulara çok girmek istemiyorum. Ama Türkiye güvenlik açısından çok sıkıntılı bir bölgede. Avrupa'da yeni yeni yapılmaya başladı, biz yıllardır süpermarketlere, otellere X-Ray cihazından geçerek giriyoruz. Bizden ileri bir İsrail var. ABD'de de yoktu güvenlik endişesi. Ben Amerika'da otobüse biner gibi uçağa bindiğimi hatırlıyorum. Oysa Türkiye'de güvenlik tehdidi yıllardır bir gerçek ve buna da tedbir almamız çok doğal. Biz İKV olarak şunu anlatmaya çalışıyoruz: Gümrük Birliği güncellemesini artırabilirsek Türkiye'nin üretim kalitesi ve değer zincirleri içindeki yerini daha da artırır diye düşünüyoruz. Bu da insanların refahına katkıda bulunacak.
Eskiden AB'deki bir ülke ile bir sıkıntı oldu mu başka bir ülke bizi tutardı. Bu kez çok mu yalnız kaldık?
Cephemiz şimdi biraz daha geniş ama Almanya görüşmeleri durduralım dedi. Fransa buna karşı çıktı. 5-6 ülke çıkıp anons ederek Almanya'yı yalnız bıraktı. Sıkıntı şu; Almanya şu an Türkiye'yi iç politikasına malzeme yapıyor. Bu yanlış. Bunu biz de yaptık. Çok yanlış. İç politika ile dış politikayı karıştırdığımızda hatalar yapılabiliyor. Ekim ayındaki AB Zirvesi'nde inşallah iki lider bir araya gelir. Ben iyimserliğimi koruyorum. Mülteci konusunda Türkiye olağanüstü bir şey yaptı. Türkiye'deki uygulamalar Akdeniz çanağında da uygulansın diye İtalya çağrı yaptı. Verdiği sözleri de hala tutuyor Türkiye. Onlarda ise çok eksik var. Ekim ayında Merkel ve Erdoğan el sıkışsın, bir günde her şey değişir.
AB'nin Türkiye'ye karşı elindeki tek koz gümrük birliğinin güncellenmesi ve onu kullanıyor yorumlarına ne diyorsunuz?
AB aslında attığı imzaların hiçbirinin arkasında durmuyor. Güncellemeyi bir koz olarak kullanması söz konusu olmamalı. Bizim yola çıktığımız anlaşmalarla bunların hiçbiri örtüşmüyor. Şimdi düşünebiliyor musunuz 28 ülke var, biri süreci 'durduralım' diyor. Hangi demokrasi bu? PKK ile işbirlikleri var. Elektrik hatlarında tamir yapanları, o bölgeye hizmet götürenleri PKK katletti. Avrupa bunu söylemiyor. 15 Temmuz olayına da gerekli tepkiyi gösteremediler, bunu da göz ardı edemeyiz.
O noktada AB nezdinde lobi faaliyetlerinde Türkiye'nin geri kaldığı söylenebilir mi?
Maalesef...Burada bizim kendimize de iğneyi batırmamız gerek. Kendimizi anlatmada belirli seviyede varız ama belki biraz eksik kalıyoruz. Avrupa Parlamentosu çok politize ve oy aldıkları kesimlere bakıyorlar. Burada kendimizi iyi anlatamamızın bedelini ödüyoruz. Türkiye çok para harcıyor ama Avrupa'da değil. Orta Asya ve Afrika'da insani yardımda ABD'nin ardından ikinci sıradayız. Bunu eleştirmek anlamında söylemiyorum. Bunun yanında Avrupa Birliği'nde de bilhassa parlamento ayağında lobi yapabilmek için biraz para harcamamız gerekiyor diye düşünüyorum.
Sanayi işçi bulamazken işsizlik neden artıyor: Cevap Suriye, kronikler ve kızlarımızda...
"Türkiye'de bugün yaşanan işsizliğin temelinde, çalışan 1 milyona yakın kaçak Suriyeli'nin etkisi var. Bu konuşulmuyor ama bir gerçek. Birilerinin de bunu söylemesi lazım. Çok ciddi bir kaçak işçi var. Ben eleştirmiyorum, göz yummak zorundayız. Ayrıca kronik işsizler ile ilgili de bir düzenleme yapılmalı. Kızlarımız evlendiği zaman çalışması ile ilgili zorluklarımız var. Kız meslek lisesi mezunlarının ilk iş deneyiminin olumlu olması için bu potansiyeli çok yüksek çocuklara fırsat verebilmeliyiz sanayi olarak. Kocaeli Sanayi Odası olarak bir çalışma yapıyoruz. Sanayi eleman ararken, böyle yüksek bir işsizlik olması çok düşündürücü. Bu sorunu el birliği ile çözmek zorundayız. Sosyal olarak çözülmesi gereken bir sorun bu."
İlk imzada otomotivci 'batarız' demişti, şimdi de tarım etkilenecek
"Biz 1996 yılında ilk imzayı atarken otomotivciler Gümrük Birliği nedeniyle samimi olarak batacaklarını iddia etmişlerdi. Hakikaten inanarak bu anlaşmanın kendilerine zarar vereceğinden endişe ettiler. Oysa bugün baktığımızda otomotiv sanayii en zor pazar olan AB'ye mal satıyor ve öyle bir know how, iş yapma tekniği, Ar-Ge noktalarında öyle bilgi birikimine sahipler ki artık hangi sektöre girseler çok başarılı olabilirler. Yani Gümrük Birliği sayesinde sadece mal satma değil, iş yapma ve dünyanın değer zincirlerine eklemlenme kabiliyeti kazandık. Burada ciddi bir öğrenme eğrisi var. Türkiye burada başarılı oldu. Girişimcilerimizin de hakkını vermemiz lazım. Avrupa'da tam üye olup da bunu beceremeyen birçok ülke var. Tarım sektöründe muhtemelen Gümrük Birliğinin güncellenmesi sonrası belirli sorunlar yaşayacağız ama uzun vadede onun meyvelerini toplayacağız. Belirli dallardan çıkmamız gerekebilecek. Örneğin tahılda TTIP olsaydı hiç şansımız yok. Besicilikte ve sütçülükte de kısa vadede zorlanabiliriz ama uzun vadede gerekli yatırımlar tamamlanınca büyük faydalar elde edilecek."
Güncelleme işsizliği azaltacak, kamu alımlarında azalma olabilir
İKV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Gümrük Birliğinin güncellenmesinin sadece ihracatta değil Türkiye'nin işsizliğinde de olumlu sonuçlar doğuracağını anlattı. Güncelleme tarım, hizmetler ve kamu alımlarında planlanıyor. İKV Başkanı Türk şirketleri açısından hizmetler sektöründeki uyumun olumlu, tarım sektöründeki uyumun kısa vadede zorlayıcı, uzun vadede olumlu, kamu alımlarındaki düzenlemenin olumsuz etkisi olacağını anlattı.
Tarım sektöründe AB ile uyum sonrası Avrupalı yatırımcıların Türkiye'de tarım yatırımına geleceğini söyleyen Zeytinoğlu, bu yeni yatırımların istihdama çok olumlu katkısı olacağını belirtti. Türkiye'nin AB'nin tarım sektörüne verdiği sübvansiyonlardan yararlanamadığını hatırlatan Zeytinoğlu, "Bence tarım sektörüne dair en büyük handikap bu. Bu nasıl aşılacak inanın bilmiyorum. Ancak hizmetler sektöründe çok olumlu bir etkisini yaşayacağız. Avrupalı firma gelecek, hizmet üretirken Türk işçisini kullanacak. Kısa vadede işsizlikle çok olumlu etkisi olacak. Kamu alımlarında AB'li şirketlerin de ihalelere girebilmesi ise her süreçte AB şirketleri leyhine bir gelişme yaşanacak. Ancak bir entegrasyon yapıyorsanız bir yerlerden verip, bir yerlerden alacaksınız" dedi.
"3. çeyrekte %10 büyüme gelir yatırımcı nefesini tutmasın"
"İkinci çeyrek yüzde 5'in üzerinde büyüme bekliyordum. Tutturdum. Üçüncü çeyrekte de yüzde 10'a yakın büyüme bekliyorum. Ekonomi durur, durur ama sonra büyümek zorundadır. Şu anda yüzde 16-17 faiz var, kimse yatırım yapmıyor. Ama ne kadar sürecek? Nefes almak gibi. Tutarsın nefesini ama ne kadar tutacaksın. Sanayinin yatırım yapması da nefes almak gibidir. Ekonomide hareket de başladı. Her şeyin ötesinde 3 milyon kişi dışarıdan gelip entegre oldu ekonomiye. Yüzde 2 nüfus artışı varsa bu yüzde 5'lik bir sıçratma yaptı zaten. Türkiye'nin büyümesinden doğal bir şey yok. En önemli sıkıntımız KOBİ'lerin önündeki finansmana erişim engeli. Yatırım yapma kabiliyeti olan firmaların borçlanamaması büyük sıkıntı, bu da faizlerden kaynaklanıyor. Doların değer kaybetmesinden de endişe duymaya başladım. Maalesef reel efektif döviz kuru 100'ün üzerine çıkmaya başladı. Yüzde 10 enflasyonun olduğu yerde dolarda yüzde 10 azalma var. Bu enflasyonu azaltıyor, büyümeyi çok gösteriyor ama sanayici, ihracatçı için endişe verici."
"Afrika, Ortadoğu pazarlarını asla bırakalım demiyorum. Eskiyen teknolojilerde o bölgelere satacağımız çok ürün var. Ama bizim çıpamız AB'dir."
Bu haber 5186 defa okunmuştur.